Surly Surly

Kitaplar / Yayınlar / ANADOLU'nun KİMYASI 3



    

Bu kitabın satışından elde edilen gelir TÜRKİYE EĞİTİM GÖNÜLLÜLERİ VAKFI'na (TEGV) bağışlanmaktadır. 
Kitabı satın almak için lütfen TIK'layın.

 

Anadolu’da Toprağın Kimyası

 

“Günümüzde kimya dendiği zaman korkar hale geldik. Oysa hayatın kendisi baştan sona kimya değil mi? İçimize çektiğimiz hava, üstünde yaşadığımız dünya, sular, topraklar, besinlerimiz, kullandığımız eşyalar, yaktığımız ateş, yediğimiz yiyecekler, hatta bu besinleri sindirmemiz bile kimyasal olaylar sonucunda ortaya çıkıyor ya da yaşanıyor.” Bu yılın en çarpıcı cümleleriydi bu satırlar. Topraktan, besinlerden, verimlilikten, sürdürülebilir tarımdan söz ederken birlikte çalıştığımız öğrencilerin birinden dökülüvermişti sözcükler.

Çünkü Patatesin bileşimini inceliyorduk; nişasta, gliadin, kalsiyum, yağ, A, B1, B2 ve C vitaminlerinden oluştuğunu söylemiştik. “Yumurtanın içinde albümin, giobulin, kazein, A, B1, B2 ve C vitaminleri ile yağ bulunuyor; havuçta da giadin, nişasta, selüloz, yağ, elma asidi, kalsium, A, B1, B2 ve C vitaminleri ile yağ var” demiştik.  Aslında bu sıralamaları bütün besinler için yapmak mümkün. Çünkü bilinen bütün doğal elementler toprağın yapısında var ve içinde yetişen sebze ve meyvelere de topraktan geçiyor. Toprağın kimyasal ya da organik yapısının bozulması, üzerinde ya da içinde yetişen ürünlerin bozulmasına, sonrasında da bu ürünlerle beslenen insan ve hayvanların da sağlığının bozulmasına sebep oluyor.

BASF’nin “Sürdürülebilir bir gelecek” için başlattığı ve Anadolu’nun gençlerine hediye ettiği “81 İlde 81 Kimya Laboratuvarı” projesi kapsamında hazırladığımız, ‘’Anadolu’nun Kimyası” serisinin üçüncü kitabında konularımızı yediğimiz besinlerin, toprağın, yetiştirilen sebzelerin, meyvelerin kimyasına ve yetiştikleri kentlerin öykülerine ayırdık.

Bu kitap çalışması sırasında aylar boyunca Yaşar Kemal’in Çukurova’sında, Ağrı Dağı’nın eteklerinde, Iğdır Ovası’nda, Mezopotamya’nın bereketini hissettiğimiz Urfa’da, Batman’da, tarlalarının güzelliğiyle Sakarya’nın sırtlarında dolaştım. Çayıyla Rize’yi, fındığıyla Giresun’u, turpuyla Osmaniye’yi, tarhanasıyla Uşak’ı, sarımsağıyla Kastamonu Taşköprü’yü, elmasıyla Amasya’yı anlattım.

Ben anlattım, laboratuvardaki gençler çayı toprağa katıp bataklıkları verimli hale getirmeyi denediler; çekirdek kabuklarından sunta elde ettiler; yiyeceklerin asit ve bazik olup olmadığını incelediler; iyi ve kaliteli tarım için gübre yaptılar; nişasta ile kask ya da dizlik gibi koruyucu giysilerin darbelere dayanıklı bölümlerini yaptılar; toprağı ıslah etmeyi öğrendiler.

“Anadolu’nun Kimyası” serisi, toplamda dört kitaptan oluşacak. Çalışmanın ilk kitabını “Anadolu’nun Renklerinden Kimyasına” diyerek renk temasına ayırdım. Anadolu’nun kentlerini renkle üzerinden anlatıp okullarında yaptığımız deneyleri de bu renklerle bağdaştırdım. İkinci kitabımıza “Anadolu’nun Kimyasında Elementler” diyerek kentleri sahip oldukları madenleri, metalleri ile anlattım. Laboratuvarlarda da yanardağlar patlattık, sarkıt dikitler oluşturduk, metaller erittik. Dördüncü kitabımız enerji üzerine olacak ve kimyanın enerjisi ile ilgili çalışmalar yapacağız.

İlk iki kitapta olduğu gibi bu kitap çalışmalarında da öğrenciler, yaşantıları ve hayalleriyle ilgili pek çok tespitim oldu. Bu yıl da kız öğrencilerin hepsinin saçları uzundu. Üniversite hayali kuran bütün gençler meslek seçimlerini çoktan yapmışlar ve tesadüfe bırakmamışlar. Bu yıl kimyayı çok ama gerçekten çok seven öğrencilerle çalıştık ve BASF’nin okullarına hediye ettiği laboratuvarlarda deney yapmaktan büyük keyif alıyorlar. Öğretmenlerin hepsi özverili ve öğrencilerinin başarılı olmaları için çalışıyorlar, onların laboratuvarlarda yaptıkları çalışmalarda her şeye hâkim, kontrollü ve ne yaptığını bilen bireyler olarak yetişmelerine katkıda bulunuyorlar.

Adana, Çorum, Amasya, Iğdır, Kastamonu, Samsun toplamda yirmi okulda yaptığımız çalışmaların hepsi çok keyifli, öğrenciler çok başarılı ve pırıl pırıl gençler. Yine de iki okulun laboratuvarlarında karşılaştığımız öğrencileri için her zorluğu göze alan, onları yarışmalara götüren, kimyayı çok sevdiren, merak etmenin ve araştırmanın heyecanını aşılayan öğretmenlerini ve onların bu özverili çalışmalarını boşa çıkarmayan öğrencileri tek tek kutlamak istiyorum. Sözünü ettiğim iki okuldan biri Balıkesir’de diğeri Şırnak’ta. Balıkesir’de önüne konulan imkânları değerlendirmesini bilen, meraklı, üretken, çalışmayı ilke edinmiş, hayal kurmayı bilen, hedefine emin adımlarla yürüyen gençleri ve öğretmenlerini kutluyorum. Şırnak’ta ise yoktan var eden öğretmenleri ve gözlerinin için gülen, yurt dışındaki yarışmalarda gurur kaynağımız olan gençleri başıma taç ediyorum. Üçüncü kitabımızın bize kazandırdığı 200 genç ve onlarca öğretmene sonsuz teşekkürler.


“Anadolu’nun Kimyası” serisinin ortaya çıkmasına sebep olan projeyi başlatan BASF'ye, projenin ve kitabın sorumluluğunu üstlenen Kurumsal İletişim ve Kamu İlişkileri Direktörü Arzu Deniz Aksoy'a ve BASF Kurumsal İletişim ekibine, bu kitapta yer alan 20 şehirde yaptığımız çalışmalarda okullarla her türlü irtibatı sağlayıp, hayatı kolaylaştıran dostum, çalışma ve yol arkadaşım Ayşegül Çelik Soysal'a teşekkürü borç bilirim.

 

Yelda Baler
İstanbul, 21 Aralık 2017

 

 

    

 

 

satisSATIŞ

 

 

Şirket Ad :
Ad :
Soyad :
E Mail :
Telefon :
Mesaj :
     
     



 
©2016 - Yelda Baler- Bagdat Caddesi Feneryolu Sit. 131/103 Feneryolu / Kadiköy - Istanbul ( Feneryolu Sabit Pazari Yani Köşe Bina )
Tel: 00 90 216 348 90 87 - Faks: 00 90 418 35 00 - GSM - 00 90 533 668 04 10
© Sitede bulunan yazi ve fotograflar, telif haklari kanununa göre yazili ve internet dahil hiç bir ortamda bölümler halinde de olsa, izinsiz yayinlanamaz ve kullanilamaz.